27 Ocak 2013 Pazar




  • Bilinmeyen yüz binlerce kız içinde,üniversite kantininden birini seçtin kendine ve ona okuduğu kitapları sordun ve karşısında oturup susmasını seyrettin. 
  • Yazık;insanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor. 
  • Hayat,düşünceleri tutan bir hapishanedir.İnsan,can sıkıcı bir saç demetidir,ben de akılsız bir robotum. 
  • Güzel bir gün ve ben yaşıyorum. 
  • Affedersiniz,ne yapıyorsunuz orada?-Sıkılıyoruz. 
  • Vakit geçirme oyunu oynuyoruz.Ve başarıyoruz da.İyi bir şekilde olmasa da geçiriyoruz vakti.
  • Allahım, onu neden yalnız bıraktın? neden, yalnızlığının verdiği çaresizlikle can sıkıcı ilişkiler kurmasına izin verdin? neden, geçirdiği her dakikanın hesabını sordun, içini ezdin? neden, korkuyu göğsünden çekip almadın? neden, suçluluk duygusunu üzerinden atmasına yardım etmedin? neden, apartmanın bodrumunda saklambaç oynarlarken ayla’yla yalnız kaldığı zaman kıza dokunacak cesareti vermedin ona? oysa, bu çeşit küçük cesaretleri en değersiz kullarından bile esirgememişsindir.İsa'yı neden bu kadar geç tanıttın ona?Neden,günahlarının yükünü taşıyacak  gücü ona da vermedin?Selim de kendi çapında,birkaç kişiyi kandırabilirdi senin yolunda.Meyveleri gösterdin de ağaca çıkma becerikliliğini esirgedin.Neden küçük yaştan Latince,Eski Yunanca,Fransızca,İngilizce falan öğretmedin ona(Sen ki bütün dilleri ezbere bilirsin).Dua etmesini bile öğretmedin ona.Evde yalnız kaldığı geceler,karanlıkta yorganı başına çekti ve ter içinde,mısra 193 ile mısra 214 arasında söylediği gülünç yakarmayı uydurabildi o zor şartlar altında.Daha iyi bir şeyler söyletemez miydin?Neden,onu canı kadar seven annesinin bile Selim'i;"Benim korkak oğlum" diye okşamasına göz yumdun?"Benim akıllı oğlum,güzel oğlum" dediği zaman da neden,şımarmasını önlemedin?Bir duvardan bir duvara çarpıp durdun onu.Bir uçtan bir uca itip durdun onu.Öğretmeni:"Yalan söyleme bu resmi sen yapmadın" dediği zaman neredeydin?Neden,bir karşılık bulmasına yardım etmedin?Oysa,o resmi Selim yapmıştı.On bir yaşında,"Benim kızla konuşuyorsun" diye Erdal'dan ilk tokadı yediği zaman,aslında kızla konuşmamıştı.Neden,babasının verdiği on liranın üstünü bir kere de yolda düşürmesini sağşamadın da,önde iki buçuk lirayı düşürdü ve koşa koşa dönüp bu parayı ararken kalan dört lirayı da kaybetti?Soruyorum:neden?Sonra neden karakola gönderdin Selim'i parayı bulan oldu mu diye sormaya?Neden polisleri güldürdün ve Selim'i ağlattın?Polisler daha mı iyiydi Selim'den?Biliyorum,İsa daha büyük acılar çekti diyeceksin.Bu kadar ayrıntılara giremezdi diyeceksin.Asıl,ayrıntılara girmeliydi bence.Her şeyi yaşamalıydı.İlkokula göndermeliydin İsa'yı da Selim gibi.Sonra,Selim senin oğlun değil ki.Olsaydı da bilmiyordu.Biliyorum,bunlardan daha acıklı şeyler yazdı romancılar,diyeceksin.Ben daha neler duydum,diyeceksin.Demek bunu söylemekle bitiyor her şey.Sen onlara inan(ne kaybettiğini bilmiyorsun onlara inanmakla)Küçük ayrıntılara daha girme bakalım.
  • Peki insan?İnsan ne olacak?Onu kim değiştirecek?Değiştirmek ne kelime?Şu,divandan kolu sarkan orospunun kırmızı boyalı kırık tırnağının  bir parçasını dahi taklit etmek kimin haddine?Bütün o göz boyayıcı kalabalığınızla onun tırnağının ucu olamazsınız;yeniden yapamazsınız o parçayı.Bu kurum,bu gösteriş neden o halde?Dışarı!Herkes dışarı!
  • Muhafızlar!Kim soktu onu buraya?Ülkesinde güneş doğmaz kralımızın odasına çıkan yorgun merdivenlerin mermerlerini hangi ışık kızdırdı?
  • Hay Allah kahretsin:bu sıcakta yalnız esmerler imparatorluk edebilir.
  • Hep bir yerlerde birşeyler oluyor,biz bilemiyoruz,Olric.
  • Her şeyi duyuyoruz,hiçbir şeyi bilemiyoruz Olric.
  • Savaş diyorlar,öldüler diyorlar,halk diyorlar.Ne biçim şeyler bunlar?
  • Zavallı ruh! İşlediğin günahlar ne kadar büyük ki gecenin bu saatinde dolaşıyorsun.Nereden gelip nereye gidiyorsun?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder